top of page

ALLAH
ALLAH’A İMAN
​
Abdullah ile Habibe kardeÅŸtiler. Åžehrin kenar mahallesinde bir apartmanın ikinci katında oturuyorlardı. Abdullah beÅŸinci, Habibe ise dördüncü sınıfa gidiyordu. Anne ve babaları çalışıyordu. Evde onlara babaanneleri bakıyordu. Çocuklar babaannelerini çok seviyorlardı. Babaanneleri temiz yüzlü, kendi hâlinde, abdestinde namazında sevimli biriydi. Anne ve baba çalıştıkları için çocuklarıyla yeterince ilgilenemiyorlardı. Babaanneleri elinden geldiÄŸi kadar onlara yardımcı olmaya çalışıyordu. Çocuklar, öÄŸleyin okuldan gelince yemeklerini yerler, derslerine çalışırlar ve oyun oynamaya çıkarlardı. Yine böyle bir gün dışarıya oyun oynamaya çıktılar. Evlerinin yakınlarındaki çocuk bahçesinde oyuna daldılar. Habibe, kızaktan kayarken aniden dengesini kaybederek düÅŸ tü. AÄŸlamaya baÅŸladı. Abdullah da onu susturmaya çalışıyordu. O anda beyaz sakallı bir dede yanlarına yaklaÅŸarak daha dikkatli, yavaÅŸ ve acele etmeden oynamalarını söyledi.
Habibe’ye:
— Senin adın nedir cici kızım, diye sordu.
O da:
— Habibe, dedeciÄŸim, diye yanıt verdi.
— Ya kardeÅŸinin adı nedir?
Habibe:
— Onunki de Abdullah, dedi.
— İkinizin de adı çok güzel. Habibe sevimli, sevgili; Abdullah da Allah’ın kulu anlamı na geliyor. Böylece konuÅŸmaya baÅŸladılar. Abdullah, dedeye:
— Siz biraz önce benim adımın çok güzel olduÄŸunu, Allah’ın kulu anlamına geldiÄŸini söylediniz. Dede bize Allah hakkında bilgi verir misiniz? Allah korkulacak birisi mi? Bildi ÄŸim kadarıyla imanın ÅŸartlarından birincisi de Allah’a iman, dedi. Beyaz sakallı temiz yüzlü ihtiyar:
— Evet yavrularım. SöylediÄŸiniz gibi imanın ÅŸartları vardır. Her Müslümanın bunları bilmesi gerekir. Mademki Allah’ı sordunuz, sizlere bu konuyu bildiÄŸim kadarıyla anlatmaya çalışayım. Müslüman olarak bizler Allah’a inanırız. Allah vardır ve birdir. EÅŸi, benzeri ve dengi yoktur. DoÄŸurmamış ve doÄŸmamıştır. Her ÅŸeyi yoktan var eden odur. Gökyüzü, yeryüzü ve bunlar arasındaki her ÅŸeyi o yaratmıştır. Onun baÅŸlangıcı ve sonu yoktur. Allah’tan baÅŸka tanrı yoktur. O, yaratıklarına karşı merhametli ve bağışlayıcıdır. Günah iÅŸleyenlerin tövbesini kabul eder. Müslüman olarak ona ibadet eder ve ondan yardım dileriz. Biz, Allah’ı göremeyiz. Fakat o, bizi her yerde ve her zaman görür. Evet yavrularım! Biz ona inanıyoruz. Onu görüyormuÅŸçasına ibadet ediyoruz. Onu çok seviyoruz. Haydi küçük yavrularım akÅŸam olmak üzere, sizi evden merak ederler. İyi akÅŸamlar çocuklar.
— İyi akÅŸamlar dedeciÄŸim, diyerek çocuklar evlerinin yolunu tuttular. İkisi de o gece dedenin anlattıklarını düÅŸünerek uyudular.
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
Ömer KARAKAYA Diyanet İşleri BaÅŸkanlığı Yayınları, s. 11.
(Yeniden düzenlenmiÅŸtir.)
​
​
​
MURAT SORULARINA CEVAP ARIYOR
Her yaz olduÄŸu gibi bu yaz tatilinde de kardeÅŸlerim ve ben, dedemin yanına köye gittik. Dedem hem bahçede çalışıyor hem de çeÅŸit çeÅŸit kitaplar okuyor ve bildiklerini bizimle paylaşıyordu. Bu sabah bahçeye giderken dedeme, Allah’ın varlığı, birliÄŸi ve sıfatları konusunda sohbet ettik. Sohbet esnasında dedeme: Allah’ın varlığını düÅŸünerek aklımla bulabilir miyim? diye sordum. Dedem buna çok memnun oldu ve bana dönerek;
Dedem:
— Evet oÄŸlum, biraz düÅŸünür ve içinde yaÅŸadığın Dünya’yı
gözlemlersen Allah’ın var olduÄŸu bilgisine aklınla ulaÅŸabilir-
sin. İnsan akıllı bir varlıktır. Bu nedenle diğer canlılardan farklı
olarak düÅŸünebilme, olaylar arasında baÄŸlantılar kurabilme
imkânına sahiptir. Evrendeki varlıklar üzerinde düÅŸündüÄŸü-
müzle yaÅŸadığımız dünyanın ve biz insanların tesadüfen var
olamayacağını anlamakta zorluk çekmiyoruz.
Kullandığımız en basit bir araç gereçten, bir sanat eserine
kadar her ÅŸeyin birilerinin çalışmasıyla ortaya çıktığını ve
kendiliÄŸinden olamayacağını biliyoruz. Aklımız bizleri, içinde
bulunduÄŸumuz mükemmel ve kusurSu vurmamış sahralara,
YaÄŸmur inen topraklara, YeÅŸeren ÅŸu aÄŸaçlara Bir ustanın eli
deÄŸmiÅŸ. Işık saçan balıklara, Alev alev volkanlara, Yere düÅŸen
yapraklara Bir ustanın eli değmiş.
​
20 suz evreni, uzayı, GüneÅŸ’i, yıldızları, yeryüzündeki bütün canlıları yaratan bir varlık olmalı, düÅŸüncesine ulaÅŸtırıyor. Bizler bu varlığın “Allah” olduÄŸunu biliyor ve ona inanıyoruz. Çünkü Allah inancı insanın doÄŸasında vardır. Nasıl ki gördüÄŸümüz her eserde onu yapan birisinin olması gerektiÄŸini düÅŸünüyorsak; göklerin, yerin, bitkilerin, hayvanların, uzayın, yıldızların kısaca bütün evrenin bir yaratıcısı olduÄŸuna da inanmalıyız, Kur’an’da her ÅŸeyi Allah’ın yaratmasıyla ilgili, “Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi ÅŸekillendirdi ve ÅŸeklinizi de güzel yaptı...”(10) buyrulur, dedi. DoÄŸadaki canlı ve cansız tüm varlıkları yaratan Allah’tır.
Ben:
— DedeciÄŸim, benim bir aÄŸacım var. Onun büyümesi için elimden geleni yapıyorum. Ben bunları yaparken ÅŸunun farkındayım. Bütün canlıları olduÄŸu gibi benim küçük aÄŸacımı da yaratan ve ona hayat veren Allah’tır. Ben sadece onun büyüyebilmesi için uygun bir ortam saÄŸlıyor ve büyüyüp güzel bir aÄŸaç olması için dua ediyorum, dedim. (10) TeÄŸabun suresi, 3. ayet. AÄŸaçlar doÄŸayı güzelleÅŸtiren, büyüyüp geliÅŸmeleri için sevgiyle bakıma ihtiyaç duyan varlıklardır. 21
Dedem:
— Çok güzel bir örnek verdin, Murat. Senin de söylediÄŸin gibi bizler yaratma gücüne sahip deÄŸiliz. Bizlerin yaptığı senin aÄŸacında uyguladığın gibi var olan ÅŸeyler üzerinde yeni ÅŸeyler üretmeye çalışmaktır. Her ÅŸeyi yoktan var eden ve yaratan ise sadece Allah’tır. Allah’ın her ÅŸeyi yaratması sıfatına “tekvin” denir.
Ben de:
— DedeciÄŸim, neden Allah’ın iki deÄŸil de bir tane olması gerekiyor, dedim.
Dedem:
— Güzel bir soru Murat, istersen senin bu soruna Kur’an’dan bir cevap bulalım. Kur’an-ı Kerim’de Allah, “EÄŸer yerde ve gökte Allah’tan baÅŸka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmiÅŸti...” (11) buyurmaktadır. – Åžimdi sen söyle bakalım, eÄŸer okulunuzda iki tane müdür bulunsaydı neler olurdu sence, diye sordu.
Ben:
— Herhâlde karışıklık olurdu. dedeciÄŸim. Her iki müdür de farklı ÅŸeyler isteyebileceÄŸi için insanlar kimin sözünü dinleyeceklerini bilemezlerdi, diye yanıtladım.
Dedem:
— Evet, doÄŸru söyledin. Bu açıklaman soruna da bir cevap oldu, dedi.
​
​
Ben:
— DedeciÄŸim kafama takılan baÅŸka bir soru da, Allah neye benziyor, diye sordum.
Dedem:
– Evet, çocuÄŸum, bazen aklımıza, Allah’ın neye benzediÄŸiyle ilgili sorular gelmiÅŸtir. İnsanlar bazı ÅŸeyleri anlayabilmek için konular arasında benzerlikler kurma ihtiyacı hissederler. ÖrneÄŸin, çoÄŸu zaman birisini baÅŸka birine benzetiriz. Bir insanı görüp de bir arkadaşımıza veya bir akrabamıza benzettiÄŸimiz olmuÅŸtur. Bizler yani Allah’ın yarattığı varlıklar arasında benzerlikler bulunabilir. Ama Allah için böyle bir ÅŸey söz konusu olamaz. Onun eÅŸi ve benzeri yoktur.
Çünkü o Yaradan’dır.
Yarattığı varlıklara benzemesi düÅŸünülemez. Allah’ın yaratılmış varlıklara benzememesi sıfatına “Muhalefetünli’l-Havadis” adı verilir. Bilgi ve öÄŸrenme düzeyi sınırlı olan bizlerin, her ÅŸeyi yaratan Allah gibi sonsuz bir varlığı kavrayabilmemiz mümkün deÄŸildir. Bizler sadece ona iman ederiz. Kur’an-ı Kerim’de, “O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eÅŸler, hayvanlardan da (kendilerine) eÅŸler yaratmıştır. Bu suretle çoÄŸalmanızı saÄŸlamıştır. Onun benzeri hiçbir ÅŸey yoktur. O iÅŸitendir, görendir.”(12) buyrularak Allah’’ın eÅŸi ve benzeri olmadığı bildirilmiÅŸtir. Bu ayette ifade edildiÄŸi gibi Allah’ın birçok sıfatı olduÄŸunu Kur’an bizlere haber vermektedir. Allah’ın iÅŸitmesi, bilmesi ve görmesi bu sıfatların en önemlilerindendir.
Allahın sıfatlarından iÅŸitmek, bilmek ve görmek gibi özelliklerin ilk bakışta insanlarda olduÄŸu düÅŸünülse de durum böyle deÄŸildir. Çünkü her ÅŸeyi yoktan var eden Allah’ın insanlar gibi duymak için kulaÄŸa, bilmek için öÄŸrenmeye ve görmek için gözlere ihtiyacı yoktur. O, her ÅŸeyi duyar, her ÅŸeyi bilir ve her ÅŸeyi görür. Allah’ın her ÅŸeyi iÅŸitmesi sıfatına “semi”, her ÅŸeyi bilmesi sıfatına “ilim”, her ÅŸeyi görmesi sıfatına da “basar” denir. Onun bu özellikleriyle ilgili bir sınır da söz konusu deÄŸildir.
(12) Åžûrâ suresi, 11. ayet.
​
Kur’an’da bu konuyla ilgili ÅŸöyle buyrulur: “...Åžüphesiz Allah (her ÅŸeyi) iÅŸitir ve (her ÅŸeyi) bilir.”(13) “De ki: İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerde ve yerde olanları da bilir. Allah her ÅŸeye kadirdir.”(14)
​
Allah’ın her ÅŸeye gücünün yetmesi onun en önemli sıfatlarından birisidir. Allah’ın gücü ve kudreti, sonsuz ve sınırsızdır. Onun gücünün yetmeyeceÄŸi hiçbir ÅŸey yoktur. O, mutlak güç sahibidir; “kudret”, Allah’ın her ÅŸeye güç yetirmesi sıfatıdır. Çevremize dikkatli bir ÅŸekilde baktığımızda, Allah’ın her ÅŸeye gücünün yettiÄŸini kolaylıkla fark ederiz. Evrendeki düzen ve denge, bunun en güzel kanıtıdır. Dünya’nın GüneÅŸ’in etrafında dönmesi, gece ile gündüzün birbirini izlemesi, gezegenlerin birbirine çarpmadan belli bir yörünge takip etmeleri, GüneÅŸ’in doÄŸudan doÄŸup batıdan batması bu mükemmel denge ve düzene örnek olarak verilebilir. Ayrıca tabiatta gördüÄŸümüz çeÅŸitli bitki ve hayvan türleri; aynı toprakta, aynı su ile beslenen bitkilerin verdikleri birbirlerinden farklı çeÅŸit çeÅŸit meyveler ve daha birçok örnek Allah’ın her ÅŸeye gücünün yettiÄŸini açık bir ÅŸekilde ortaya koymaktadır.
​
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın güç ve kudretini anlatan pek çok ayet vardır.
Bunlardan biri de ÅŸöyledir:(15)
“Göklerin, yerin ve içlerindeki herÅŸeyin mülkiyeti Allah’ındır, O, herÅŸeye hakkıyla kâdirdir.
(15) OÄŸlum, insan, kendisine verdiÄŸi bütün bu nimetlerden dolayı her ÅŸeye gücü yeten, bizleri yaratan ve yaÅŸatan Allah’a teÅŸekkür etmeli ve her ÅŸeyi ondan istemelidir. Onun peygamberler aracılığıyla bizlere ilettiÄŸi emirler doÄŸrultusunda bir hayat sürmeye çalışmalıdır.
Anlattığı bilgilerle kafamdaki soruları çözdüÄŸü için dedeme teÅŸekkür ettim. Allah’ın varlığı ve birliÄŸi ile ilgili çok ÅŸey öÄŸrenmek beni mutlu etti.
​
​
​
​
​
YARATAN TEKTİR
​
​
​
​
​
​
​

Ben de inanıyorum
Allah’ın tekliÄŸine.
İnanıyorum elbet
Peygamberin sözüne.
İnanmak huzur dolu
İnandım ve mutluyum.
Hem bugün hem yarından
Umutlu, umutluyum.
Ahmet Mahir PEKÅžEN
(İnandım ve Mutluyum, s. 11.)
BaÅŸka ilâh olsaydı,
Bu düzen saÄŸlanmazdı,
Göklerin düzeni tek
Yasaya bağlanmazdı.
Birinin yaptığını,
Bir diğeri bozardı,
Biri, birine küser,
Bazen belki kızardı.
​
Bu kızgınlık anında
Düzen altüst olurdu.
Kâinattaki düzen
Durmadan bozulurdu.
Biz insanlar eminiz,
Allah birdir ve tektir.
Herkes bunu bilerek
İbadet edecektir.
Elbet, Yaradan tektir,
Yoksa olmazdı uyum.
Bir Allah’a kulum ben
Ve bundan çok mutluyum.
​
Åžu sonsuz göklere bak,
Milyarlarca yıldız var.
Bir yörünge üstünde
Şaşmadan dolanırlar

ALLAH VARDIR
Bir gün Mustafa, arkadaÅŸlarıyla Allah’ın varlığı hakkında tartıştıktan sonra sinirli ve huzursuz bir hâlde eve geldi. Durup dururken:
— Allah olsaydı biz de görürdük, dedi. Babası, Mustafa’nın bu hâlini yadırgadı.
Ona:
— EÄŸer düÅŸünürsen, Allah’ın varlığını aklınla bulabilirsin. Her ÅŸey Allah’ın varlığını gösteriyor, demekle yetindi. Babası, Allah’ın varlığını Mustafa’ya deÄŸiÅŸik bir ÅŸekilde öÄŸretmek istiyordu. Bu düÅŸünceyle Mustafa uyurken onun Türkçe defterini açarak bazı sayfalarını kalemle çizip karaladı. Mustafa ders çalışmak için çantasından defterlerini çıkarıp masasının üzerine koydu. Türkçe defterini açtı. Sayfalarının karalanmış olduÄŸunu görünce öfkelendi: — Kim çizdi benim defterimi, diye annesine sordu.
Annesi:
— Bilmiyorum çocuÄŸum, dedi.
Babası:
​
— Kalemin kendi kendine çizmiÅŸtir, dedi. Canı sıkılan Mustafa:
— Olur mu öyle ÅŸey, diye söylendi. BaÅŸka bir gün Mustafa, ayakkabısının tekini bulamadı. Aradı taradı, sonunda ayakkabısı nı mutfağın bir köÅŸesinde görünce:
— Bunu, buraya kim koydu, diye öfkeli öfkeli konuÅŸtu.
Babası:
— Kendi gitmiÅŸtir, dedi.
— Olur mu öyle ÅŸey, baba! Ayakkabının ayağı mı var?
Canınız eÄŸlenmek istiyor galiba, diye söylendi. Daha sonraki günlerde pijamasını misafir odasında, dolma kalemini ayakkabısının içinde bulan Mustafa, artık dayanamadı. AÄŸlamaklı bir sesle:
— Kim yapıyor bunları? Benimle kim uÄŸraşıyor, diye bağırdı.
Babası, Mustafa’yı yatıştırarak ÅŸunları söyledi:
— Bak çocuÄŸum.
Bunların kendi kendine hareket edebileceÄŸini söylediÄŸim zaman haklı olarak kabul etmiyorsun. Bu iÅŸleri mutlaka birinin yaptığını düÅŸünerek onu araÅŸtırıyorsun. Haklısın, öyle olması gerekir.
Babası konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:
— Bu çok kolay ve basit iÅŸlerin kendiliÄŸinden olmayacağını kabul ediyorsun. Kendi vücudunun, aÄŸaçların, hayvanların, Ay’ın, GüneÅŸ’in, kendiliÄŸinden olamayacağını niçin düÅŸünmü yorsun? Her ÅŸeyi bir yapan varsa onları da bir yapan vardır, dedi. Bu kadar kusursuz iÅŸleyen bir düzen, kendiliÄŸinden kurulabilir mi?
Mustafa:
— Haklısın babacağım, diyerek hatasını kabul etti ve kendini Allah hakkında bilgilendirdi ÄŸi için babasına teÅŸekkür etti.
M. Yaşar KANDEMİR
(Allah’a İnanıyorum, s.13-14.)
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​

bottom of page